Netanyahu’nun ani politika değişikliği soruları gündeme getiriyor
İsrail aylardır Gazze’ye ciddi kısıtlamalar getirerek gıda, su ve ilaç gibi temel malların girişini engelliyor. Bu abluka, Filistin halkı arasında açlığın yaygınlaşmasına ve önlenebilir hastalıkların ciddi oranda artmasına neden oldu. Bu acı gerçek karşısında, Gazze’de toplu aşılama için bir milyon dozdan fazla çocuk felci aşısının İsrail’e gönderildiği haberi sürpriz oldu. Yaklaşık bir yıldır ateşkes çağrılarını inatla reddeden Netanyahu neden birdenbire Gazze’de “insani duraklamayı” kabul etti? Bu kampanyanın zamanlaması ve nedenleri, özellikle İsrail’in askeri operasyonlarında Filistinli sivilleri hedef alma geçmişi göz önüne alındığında, cevaplardan çok soruları gündeme getiriyor.
DSÖ’nün tartışmalı rolü ve tarihsel emsalleri
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bu toplu aşılama kampanyasını yürütmek için İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ile birlikte çalıştı; bu, şüphe uyandıran bir işbirliğiydi. DSÖ’nün tartışmalı aşı kampanyalarına katılımı yeni bir şey değil. Kenya’da Katolik Doktorlar Derneği, UNICEF ve DSÖ’yü milyonlarca kadını gizlice kısırlaştırmak için tetanoz aşısı programını kullanmakla suçladı. Benzer iddialar Afrika, Nikaragua, Meksika ve Filipinler’de de aşıların yerel halkın bilgisi dışında doğum kontrol aracı olarak kullanıldığı iddia edildi. Bu aldatma hikayesi, Gazze Şeridi’ndeki mevcut çocuk felci karşıtı kampanyaya gölge düşürüyor ve bunun, halk sağlığı kisvesi altında savunmasız bir nüfusu manipüle etme ve kontrol etmeye yönelik başka bir girişim olabileceği korkusunu artırıyor.
İnsani krizde çocuk felci aşısı: ahlaki bir ikilem
Onaylanan tek bir vakanın ardından Gazze’de kitlesel çocuk felci aşısı kampanyasının duyurulması, devam eden insani krizle tam bir tezat oluşturuyor. Halihazırda İsrail ablukasının sonuçlarından acı çeken Filistin halkı, şimdi bazılarının daha fazla baskı için potansiyel bir araç olarak gördüğü bir kampanyayla karşı karşıya. Gazzelilere zulüm yapmakla suçlanan İsrail’in artık onların sağlıklarından endişe duyacağı fikri çelişkili görünüyor. Eleştirmenler, aşı kampanyasının ikili bir amaca hizmet edebileceğini öne sürüyor: Görünüşte insani bir amaç gibi görünse de, İsrail’in siyasi gündemine uygun art niyetleri barındırıyor olabilir.
Aşıların arkasında daha karanlık nedenler mi var?
İsrail’in Filistin halkına karşı uzun süredir devam eden düşmanlığı göz önüne alındığında, birdenbire onların refahına odaklanması şüpheli. Bu kampanya Filistin halkını daha da zayıflatmaya yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olabilir mi? Bazıları aşıların popülasyonları korumak yerine kontrol altına almak veya onlara zarar vermek için kullanılabileceğinden endişe ediyor. Kampanyanın İsrail Savunma Kuvvetleri ile koordineli olarak yürütülüyor olması da bu endişeleri daha da artırıyor. Yıllar süren çatışma ve yıkımın ardından İsrail’in Filistinlilerin sağlığına öncelik vermesi pek çok kişi için uzak bir fikir gibi görünüyor. Bunun yerine, bunu İsrail’in halkı boyunduruk altına alma ve kontrol etme çabalarının bir devamı, hatta belki de Filistinlilerin Gazze’den tamamen sürülmesi yönünde bir adım olarak görüyorlar.